Makaleler
Hindiba otunun faydaları
tork nedir?
tatlı tarifi

beyazbereliler

stalin çin devrimi

Önder STALİN'in ÇİN devrimi üzerine tezleri; Çin devriminin özgünlüğü, örneğin bizim 1905 devrimimizle karşılaştırıldığında, herşeyden önce Çin’in yarı-sömürge konumunda yatmaktadır. Çin’in iç yaşamı üzerinde emperyalizmin güçlü basıncını ihmal etmiş bir politika toptan yanlış olurdu. Ancak soyut bir ulusal baskı kavramından, bunun sınıfsal yansıma ve kırılmaları olmaksızın, hareket eden bir politika da daha az yanlış olmazdı. Tıpkı genel olarak bütün önderlik çizgisininki gibi Yoldaş Stalin’in tezlerindeki yanlışların da temel kaynağı, emperyalizmin rolünün ve Çin’deki sınıf ilişkileri üzerindeki etkisinin yanlış kavranılışıdır.Emperyalist boyunduruğun, “dört sınıf bloğu” politikasının bir gerekçesi olarak hizmet edeceği varsayılıyor. Emperyalizmin boyunduruğu, iddiaya göre Çin’deki “tüm” (!) sınıfların Kanton hükümetine “aynı şekilde bütün Çin’in ulusal hükümeti” gözüyle bakmalarına yol açmaktadır (!) (Yoldaş Kalinin’in konuşması, İzvestia, 6 Mart 1927). Özü itibarıyla bu, emperyalist baskıdan ötürü Çin’de sınıf mücadelesi yasalarının mevcut olmadığını ileri süren sağ Kuomintang’ın adamı Tai Çi-tao’nun konumudur.Çin ezilen yarı-sömürge bir ülkedir. Çin’in üretici güçlerinin gelişimi –ki kapitalist biçimlerde ilerlemektedir– emperyalist boyunduruktan kurtulmayı gerektiriyor. Çin’in ulusal bağımsızlık savaşı ilerici bir savaştır, çünkü bu savaş bizzat Çin’in ekonomik ve kültürel gelişiminin gerekliliklerinden kaynaklandığı kadar, Britanya proletaryasının ve bütün dünya proletaryasının devrimci gelişimini de kolaylaştırmaktadır.Fakat bu hiçbir şekilde, emperyalist boyunduruğun mekanik bir boyunduruk, Çin’in “tüm” sınıflarına “aynı” şekilde boyun eğdiren bir boyunduruk olduğu anlamına gelmez. Çin yaşamındaki yabancı sermayenin güçlü rolü, Çin burjuvazisinin, bürokrasisinin ve askeriyesinin çok güçlü kesimlerinin kendi kaderlerini emperyalizminkiyle birleştirmesine yol açtı. Bu bağ olmaksızın, sözde militaristlerin modern Çin’in yaşamındaki muazzam rolü tasavvur edilemez.Çin’deki yabancı sermayenin ekonomik ve politik acentası olan sözde komprador burjuvazi ile sözde ulusal burjuvazi arasında bir uçurumun olduğuna inanmak çok daha esaslı bir saflık olacaktır. Hayır, bu iki kesim, burjuvazinin, işçi ve köylü kitlelerine durduğu yakınlıkla karşılaştırılamayacak kadar birbirlerine yakın durmaktadırlar. Ulusal savaşa bir iç frenleyici olarak katılan burjuvazi, işçi ve köylü kitlelerine büyüyen bir düşmanlıkla bakmakta ve emperyalizmle bir uzlaşmaya varmaya daima hazır bir hale gelmektedir.Kuomintang ve onun önderliğine yerleşen ulusal burjuvazi, özü itibarıyla, emperyalizmin ve kompradorların bir aracı olageldi. Ulusal savaş kampında durabilmesi yalnızca işçi ve köylü kitlelerin zayıflığı, sınıf mücadelesinin gelişmemesi, Çin Komünist Partisinin bağımsız olmayışı ve burjuvazinin elindeki Kuomintang’ın uysallığı nedeniyledir.Emperyalizmin mekanik olarak Çin’in tüm sınıflarını dışarıdan kaynaştırdığını düşünmek devasa bir yanlıştır. Bu, Çin Kadetlerinin, Tai Çi-tao’nun duruşudur, hiçbir surette bizimki değil. Emperyalizme karşı devrimci mücadele sınıfların politik farklılaşmasını zayıflatmaz bilâkis güçlendirir. Emperyalizm Çin’in iç ilişkilerinde hayli kuvvetli bir güçtür. Bu gücün temel kaynağı, Sarı Nehrin sularındaki savaş gemileri değil –onlar yalnızca yardımcıdırlar– yabancı sermaye ile yerli burjuvazi arasındaki ekonomik ve politik bağdır. Emperyalizme karşı mücadele, tam da onun ekonomik ve askeri gücünden dolayı, Çin halkının en derinlerindeki kuvvetlerinin güçlü bir kullanımını gerektirir. Gerçekten de, işçileri ve köylüleri emperyalizme karşı harekete geçirmek ancak onların temel ve en esaslı yaşamsal çıkarlarının, ülkenin kurtuluşu hedefiyle bağlantısını kurmakla mümkündür.Küçük ya da büyük bir işçi grevi, bir toprak isyanı, kent ve taşradaki ezilen kesimlerin tefecilere, bürokratlara, yerel askeri valilere karşı ayaklanması, halk yığınlarını harekete geçiren, onları kaynaştıran, eğiten, çelikleştiren herşey, Çin halkının devrimci ve toplumsal kurtuluşuna giden yolda atılmış gerçek bir adımdır. Bunlar olmaksızın, sağcı, yarı-sağcı ya da yarı-solcu generallerin askeri başarıları veya yenilgileri, denizdeki köpükler olarak kalacaktır. Ancak sömürülen ve ezilen emekçi kitlelerini onların ayaklarına götürecek herşey, ulusal burjuvaziyi emperyalistlerle açık bir blok yapmaya kaçınılmaz olarak itecektir. Burjuvazi ile işçi ve köylü kitleleri arasındaki sınıf mücadelesi, emperyalist baskı tarafından zayıflatılmaz, bilâkis her ciddi çatışmada kanlı bir iç savaş noktasına dek keskinleştirilir. Çin burjuvazisi her zaman, kendisine işçi ve köylülere karşı para, mal ve mermiyle daima yardım edecek olan emperyalizmde, arkasındaki sağlam muhafızı bulmuştur.Çin’in kurtuluşunun sınıf mücadelesinin ılımlılaştırılmasıyla, grevlerin ve toprak isyanlarının frenlenmesiyle, kitlelerin silahlanmasından vazgeçilmesiyle sağlanabileceğini, yalnızca, Çin’in özgürlüğünü kitlelerin iyi tavırlarından dolayı bir emperyalist cömertlik şeklinde elde etmeyi kalplerinden geçiren acınası filistenler ve çanak yalayıcılar düşünebilirler. Yoldaş Martinov, grevlerin ve kırsal kesimdeki mücadelenin yerine, hükümetin hakemliği aracılığıyla sorunların çözümünün geçirilmesini ileri sürdüğünde, Tai Çi-tao’dan, Çan Kay-şek’in politikasının bu felsefi esinleyicisinden bir farkı kalmaz.Demokratik Devrim mi, Sosyalist Devrim mi?

Bugün 10 ziyaretçi (13 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol